top of page

01.02.1925
TÜRKİYE’YE YUNAN NOTASI
Patriğin Ülkeden Çıkarılması Verilen Taahhütlerin İhlali • Dünya Mahkemesi’ne Başvuruldu • İngiliz Hükümeti Krizi Çözmek İçin İtilaf Devletleri’nin Müdahalesi Gerekebilir


Patrik Konstantinos’un İstanbul’dan çıkarılması üzerine Yunanistan Hükümeti Türkiye’ye sert bir nota verecek. Yunanistan bu kararın Türkiye ile aralarında yapılan anlaşmaların hepsini ihlal eden bir karar olduğunu ileri sürüyor. Yunanistan dağıtma kararı aldığı 1923 bölüğünü görevde tutmaya devam edecek. Yunan Hükümeti olayı Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne götürecek. Eğer Türkiye çıkan karara riayet etmezse, Yunanistan diplomatlarını geri çekecek.


Yunanistan dış ülkelerde bulunan temsilcilerine durumu bildirdi ve sorunun çözmesi için meclis tarafından hükümete tam yetki verildi. Başbakan, Yunanistan’ın ana amacının barışı sağlamak olduğunu ama antlaşmalara uyulmamasını tolere edemeyeceklerini söyledi.


Sınır dışı edilen Patrik’in yarın Selanik’e gelmesi bekleniyor. Tüm partiler durumu protesto etti ve eski Savaş Bakanı Pangalos, durumun barışçı yollardan çözülemeyeceğini ancak güç kullanarak Türkiye’nin dize getirilebileceğini söyledi.


Yunanistan Ulusal Meclisi, Dünya Parlamentosu’na bir protesto bildirisi sundu ve başpiskoposluk da aynı şekilde Hıristiyan kiliselerini durumdan haberdar etti.


Gazeteler Patrik’in sınır dışı edilmesinin zorba bir karar olduğunu ve medeni dünyaya aykırıbir eylem olduğunu yazdılar, ayrıca bu olayın muhtemel sonuçları için de uyarıda bulundular.

 

İçişleri yetkilisi General Kondilis şöyle diyor: “Türkiye kendi içindeki azınlıklar ayaklanmadıkça sağduyulu davranmayacaktır. Biz barış istiyoruz ama anlaşmalara uyulmalı.”
 

Atina Başpiskoposu, Amerika ve İngiltere’deki tüm dini görevlilerden bu durumu protesto etmelerini ve patriğin görevine geri dönmesi için harekete geçilmesini istedi.
 

“Türklerin pek çok şiddet eylemi ile kendini gösteren Hıristiyan düşmanlığı, sonunda patriği sınır dışı etmelerine kadar gitti. Aynı, yüz yıl önce Patrik V. Gregoryus’u* asmaları gibi şimdi bugün de mevcut Patriki sınır dışı ettiler ve yüzyıllardır Hıristiyanlığın ve Avrupa Medeniyeti’nin bölgedeki merkezi olan Patriklik Kurumu’nu kaldırdılar.
Türklerin bu eylemi, bölgelerindeki Hıristiyan azınlıklar için de belanın habercisi. İngiltere ve Amerika’daki kilise yöneticilerine yalvarıyoruz; sesiniz yükseltin ve protesto edin. Türkiye’nin bu zalimliğine son verin ve Patrik’in görevine geri dönmesi için bize yardım edin.”

 

*Georgios Angelopoulos. 1821-1829 yılları arasındaki Rum İsyanı’na destek vermekle suçlanmış ve II.Mahmud zamanında idam edilmiştir. 22 Nisan 1821 günü, kilisedeki Paskalya töreni sonrası ana kapıya asılmış ve iki gün boyunca teşhir edilmiştir. Patriğin asıldığı kapalı bu günün anısına kapalı durmaktadır. Sözü edilen kilise Aya Yorgi Patrikhane Kilisesi’dir.  
 

01.02.1925
YUNANİSTAN’IN TEPKİSİ TÜRKİYE’Yİ DURDURAMADI
İstanbul Basını Başka Sınır Dışı İşlemlerinin Olabileceğini Belirtiyor  • Kemal Ankara’ya Döndü • Atina Halkı Tatmin Edici Bir Sonuç Bekliyor

Mustafa Kemal Paşa ivedilikle Ankara’ya dönüyor. Türkler Yunanistan’ın sert tepkileri karşısında şaşırmışlar ama bazı gazetelere göre iş İstanbul’daki Yunanlarla, Batı Trakya’daki Müslümanların mübadelesine kadar gidebilir. Bunun sebebi Batı Trakya’daki Yunanların şüpheli eylemleri ya da Patrik’in geri dönmesinin engellenmesi olabilir.


Patrik’in sınır dışı edilmesi Yunan halkında ve basınında büyük öfke uyandırdı. Halbuki son ana kadar Yunan temsilcileri ve basını nüfus mübadelesi için bir komisyon kurulmasına sıcak bakıyorlardı. Komisyondan istifa eden M.Exindaris, Türkiye’nin bu eyleminin yine ona zarar vereceğini söyledi. Çünkü bu eylem sadece Yunanistan’ı değil tüm Hıristiyan dünyasını ilgilendiriyor. Exindaris’e göre Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı’na vereceği savunmada, eylemlerinin Hıristiyan karşıtlığı olmadığını sadece Fener’deki dini liderlerin çekişmesini durdurmak için atılmış bir adım olduğunu iddia edecekler. 


Yunanistan’dan gelen telgraflar o kadar şiddetli ki kabine olayı çözmezse askeri müdahale gerekebilir.

 

02.02.1925

İstanbul'dan gelen raporlara göre Türkiye 34 papaz ve din adamını öncekilere ek olarak sınır dışı etmek üzere. Yapılan bu eylemler, Türklerin İstanbul'da kalan 200.000  Yunan’a, şehri terk etmeleri için yapılan baskı politikalarının bir parçası.

03.02.1925
TÜRKİYE YUNANİSTAN’IN İSTEĞİNİ REDDETTİ
Elçi, Türkiye'nin Dünya Mahkemesi'ne giden Patrik Davasını Kabul Etmeyeceğini Söyledi • Atina Yüzünü Milletler Cemiyeti'ne Çevirdi • Cenova'daki Temsilci, Bu Durumun Dünya Barışına Tehdit Olduğunu Savunacak


Cevat Bey bugün Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda kesin ifadelerle Lahey'e getirilen patrik davasını Türkiye'nin kabul etmeyeceğini söyledi.


Cevat Bey ayrıca Milletler Cemiyeti'nin olaya karışamayacağını çünkü anlaşmazlığın bir savaş durumuna sebep olmayacağını söyledi.


Meselenin tamamen Türkiye'nin bir iç meselesi olduğunu söyledi ve Yunanistan'ın bu durumdan politik çıkar sağlamaya çalıştığını belirtti. Hatta durumu eski çarlıkların Türkiye'nin iç meselelerine karışmak için dini kullanmalarına benzetti.
Fransa Yunanistan'a isteklerini yumuşatmasını, Türkiye'ye de daha fazla din adamını sınır dışı etmemesini tavsiye ederek olayda ara buluculuk yapmaya çalışıyor.

 

 

05.02.1925
FETHİ BEY, TÜRKİYE’NİN YUNAN KİLİSELERİNE SALDIRDIĞI İDDİASINI REDDETTİ
Milletin Hakları İhlal Edilirse Saldırganın Millet Tarafından Cezalandırılacağını Söyledi


Türkiye Yunanistan'ın notasını henüz reddetmedi ama vereceği cevap dünkü Fethi Bey'in açıklamalarından çıkarılabilir. Başbakan Türkiye'nin sindirilemeyeceğini söyledi.


Konuşmasında olayı tarihsel perspektifiyle de değerlendirdi. Durumun Türkiye'nin bir iç meselesi olduğunu ve verilen notanın meclis tarafından düşmanca bir davranış olarak görüldüğünü söyledi.


Ortodoks kilisesine saldırıların olduğuna dair iddiaları şiddetle reddetti ve bunların Hıristiyan dünyasını Türkiye'ye karşı kışkırtmak için çıkarıldığını söyledi.
 

Konuşmasına eğer ülkenin bağımsızlığına ve doğal haklarına bir saldırı olursa bütün milletin buna karşı birleşeceğini ekleyerek son verdi.

 

08.02.1925
TÜRKLER YUNAN ORDUSUNU İZLİYOR
General Henüz Karşı Önlem Alınmadığını Söyledi


Edirne yakınlarındaki Yunan toplaşmaları Türkiye tarafından tanınmıyor ve bu durum Türkiye ile Yunanistan arasındaki silahsız alan anlaşmasını ihlal edebilir.
 

İstanbul'dan General Şükrü Naili Paşa*, Yunanların sınırlarında bir takım eylemlerde olduğunu bildiklerini ama henüz misilleme planlamadıklarını belirtti.
 

Tanin gazetesi editörü Türkiye'nin patrik meselesinde geri adım atmadığını ve gönderilecek ikinci bir notanın da aynı şekilde geri döndürüleceğini söyledi.


*Şükrü Naili Gökberk (1876-1936); 1923 yılında TBMM II.Dönem milletvekili seçildi. Daha sonra istifa ederek askerliğe döndü. Felsefeci Macit Gökberk’in babasıdır.
 

 

10.02.1925
TÜRK GÖREVLİLER YARALANDI
Meclis'te yapılan Kavgada Silahlar Konuştu


Dün meclisin koridorları bir skandala sahne oldu. Ardahan Milletvekili Halit Paşa* ve Elazığ Milletvekili Hüseyin Bey** arasında anlaşmazlık meydana geldi.


Halit Bey kavgayı ayırmaya çalışan Ali Bey***'e ateş etti. Kendisi midesinden yaralandı ve Ali Bey'in yüzü parçalandı.
Halit Bey kendisini ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa'ya Rauf Bey**** tarafından yaralandığını söyledi.
Bu olay***** üzerine milletvekillerinin meclise alınmadan önce soruşturulmasına karar verildi.

 

*Halit Karsıalan. Türk asker ve siyasetçi. Deli Halit Paşa diye bilinir. 
** Hüseyin Gökçelik. Asıl mesleği polisliktir. Birinci Meclis’te vekil seçilince baş komiserlikten ayrıldı. 
*** Ali Çetinkaya. Kel Ali diye anılır. Kurtuluş Savaşı’nda ilk kurşunu atan kişi olarak kabul edilir. Hukukçu olmamasına rağmen İstiklal Mahkemesi başkanlığı yapmıştır. TBMM II. Dönem Afyon milletvekiliydi.
**** Rauf Benli. TBMM II. Dönem Rize milletvekili. 
***** Olay resmi açıklamalara göre şöyle meydana gelmiştir: Hüseyin Bey, Ali Çetinkaya ve Rauf Bey’in Halit Paşa ile araları limonidir. Meclisteki tartışmada Halit Paşa tabancasını çekmiş, ateş etmiştir. Yaşanan boğuşmada kendini vurmuştur. Karşı görüş ise Halit Paşa’nın Ali Çetinkaya’nın saldırısına maruz kaldığını ve kendini savunduğunu iddia etmektedir. Haberde Ali Çetinkaya’nın da yaralandığı yazar ancak bu doğru değildir. Olay aydınlatılamamıştır. Dolayısıyla olayla ilgili pek çok spekülasyon vardır ve günümüzde dahi tartışılmaktadır. 

 


12.02.1925
TÜRK-YUNAN KRİZİNE TEPKİLER


Milletler Cemiyeti, Türkiye ve Yunanistan arasındaki patrik meselesini sonraki buluşmada görüşeceğini ve Türkiye'nin bir temsilci göndermesi gerektiğini belirtti.
 

Cemiyete göre mesele kolayca çözülebilir ama konu hakkında yeterli bilgi alınamadı.
 

Türklerden alınan bilgiye göre Konstantinos'un İstanbul'a dönmesine izin verilmeyecek.

13.02.1925
PATRİK İSTİFA EDECEK


Türkiye'den sınır dışı edilen patrik, eğer ülkeler arasındaki anlaşmazlığını çözümüne yardımı olacaksa, görevinden istifa edebileceğini söyledi.
 

Patrik ayrıca Yunanistan'ın Milletler Cemiyeti’ne başvurmasını onaylamadığını söyledi.

15.02.1925
VURULAN VEKİL ÖLDÜ
Halit Paşa Mecliste Aldığı Yaraya Yenik Düştü


Halit Paşa ayın onunda mecliste yaptığı kavgada aldığı yara sonucu hayatını kaybetti. Cenazesi Eyüp'e götürülecek.


Halit Paşa'nın başına gelenler ülkenin baş etmeye çalıştığı kanun tanımamazlığa bir örnek. Dün içişlerindeki birçok görevli farklı zorbalıklardan şikayette bulundular.
 

Erzincan milletvekili Sabit*, bölgesinin haydutlarca basıldığını ve büyükbaş hayvanlarının çalındığını söyledi. Erzurum Milletvekili Ziyaeddin Bey** bölgesinde alkol sorunu olduğunu ifade etti. Ayrıca misyonerler ve özgür masonların eylemlerinden şikayet etti.


Elazığ'da milletvekili*** hapse atıldı ve Vali seçmenlere askeri müdahalede bulundu. Kayseri'de ise Vali bağımsızların çoğunlukta olduğu seçimleri engelledi. Birçok daha şikayet olmasına rağmen yeterli sayı sağlanamadığı için oturum iptal edildi.

 

*Mehmet Sabit Sabıroğlu.
**Ziyaeddin Gözübüyük. Vapurlardaki perdenin kaldırılmasına da itiraz etmiş, mecliste bu konuyu gündemde tutmaya çalışmıştır.
*** Elazığ’daki Şeyh Şerif İsyanı esnasında, Vali Hilmi Bey örfi idare (sıkıyönetim) ilan etmiş ancak herhangi bir vekili hapse atmamıştır.

 

15.02.1925
TÜRKİYE’DEKİ ŞARTLAR
The New York Times Editörü'ne


Amerika Ticaret Meclisi Başkanı Richard F. Grant, dış işlerine bir mektup yazarak, Türkiye ile ticaretin gelişmesi ve bölgede Avrupa ile ticaret yarışını kazanabilmek için, Lozan Anlaşması’nın acele onaylanmasını istedi.


Sekreter Hughes’a göre Türkiye ile Amerika arasında şu anda herhangi bir düşmanlık yok. Bu demek oluyor ki 1830’da yapılan eski anlaşma hala geçerli. Ayrıca Türkiye ile Amerika arasındaki ticareti engelleyecek herhangi bir kanun yok ama Türkiye şimdi Amerika’ya borçlanmaktan çok korkuyor.


Bay Grant iki ana sorunun cevaplanması gerektiğini belirtiyor: Amerika için Türkiye’de ticari fırsatlar nedir ve Türkiye’nin ithalat kapasitesi nedir?
 

1913’te Türkiye nüfusu 20 milyon iken ki şuan 5 milyon. O yıllarda Amerika’nın Türkiye‘ye ihracatı yaklaşık 3 milyon dolardı. 1912-1922 aralığında ihracat arttı ama bunun üç ana sebebi vardı; birincisi yardım gemileriydi, ikincisi Türkiye’de bir müttefiğin bulunması idi, üçüncüsü ise transit ürünlerdi. Bu dönemde İstanbul, Karadeniz’deki ülkeler ile ticaret için bir liman olarak kullanıldı. Bir seferde yaklaşık 4 milyonluk ürün gönderiliyordu. Yasaklayıcı ve vergi artırıcı Türk Tarifesi yüzünden bu ticaret diğer limanlara, bilhassa da Yunanistan limanlarına kaydı.
 

1913’te Türkiye’nin ithalatı 112 milyon dolar, ihracatı ise 81 milyon dolardı. 1923’te ise ithalat 40 milyon dolara, ihracat ise 12 milyon dolara indi.
 

Şu not edilmelidir ki Türkiye nüfusu yüzde 75 azaldı. İhracatı da yüzde 90 azaldı. Bunun sebebi açık. 1913’te sayıları 4 milyon olan Yunan ve Ermeniler (şu an 250.000 kişi ancak varlar) Türk ticaretinin yüzde 66’sını kontrol ediyorlardı. Sayıları 7 milyondan 4 milyona düşen Türkler ise ticaretin sadece yüzde 12’lik kısmını ellerinde bulunduruyordu. Bu azınlıklar sadece önemli tüccarlar değillerdi aynı zamanda endüstrici, zanaatkar ve çiftçilerdi. Diğer bir deyişle Türkiye iki önemli üretici kesimini yok etti ve ekonomik olarak intihar etti.
Bunun sonucunda Türkiye Hükümeti’nin geliri, giderinin ancak yüzde 15‘lik bir kısmını karşılayabiliyor.


Türkiye Ekonomi Bakanı, giderlerinin yaklaşık üçte birini karşılayabildiklerini söylüyor. Bu bilgiyi de Kamu Borçları Kurumu’ndan alabiliyordu ancak bu kurum Kemalist yönetim tarafından dağıtıldı.
 

Türk halkının satın alma gücü İstanbul gazetelerinden alınan şu iki rakam ile kolayca anlaşılabilir. Anadolu halkının yaklaşık %85’i hayatlarını minimum ekonomik koşullarda sürdürüyor. Ayrıca Kasım ve Aralık aylarında İstanbul’da 22 kişi kötü yaşam şartları sebebi ile intihar etti.


Kemalist Hükümet’in ahlaki karakterini ve ekonomik stabilitesini anlamak istiyorsak, 500 milyon dolarlık dış borçlarını 40 veya 50 sente karşılık gelen Türk lirası bazında ödeme istekleri referans alınabilir. Eğer dünyada çöküşe mahkum bir hükümet varsa şu anki ekonomik yetersizliği, sosyal gerileyişi ve dış borcu ile bu hükümet Kemalist hükümetten başkası olamaz. İtilaf devletleri Kemal’e, istediği zaman kendini asması için bir ip verdi o da bunu benzersiz bir başarı ile gerçekleştiriyor.

Vahan Kardaşyan*

 

*1883 senesinde Kayseri’de doğmuştur. Üniversiteye kadar da bu şehirde öğrenim görmüştür. Daha sonra Yale Üniversitesi’nde hukuk okumuştur. 1934’e kadar Ermenistan’ın tek kişilik lobisi olmuştur denebilir.
 

19.02.1925
TÜRK ORDUSUNDAKİ HAREKETLİLİK YUNANİSTAN’I ENDİŞELENDİRDİ
Türklerin Eski Savaş Gemilerinin Manevraları Şu An Tehlikeli Görünmüyor 


Patriğin sınır dışı edilmesi ile ilgili Yunanistan'ın Milletler Cemiyeti'ne yaptığı başvuru onun pasif bir yerleşim isteğini gözler önüne serdi. Yunan halkı her ne kadar bu aşağılamaya cevap vermek istese de, bundan bir savaş nedeni çıkarmak da istemiyor. Fakat gerginlik, Türklerin Doğu Trakya'ya askeri yığınak yapması nedeniyle hala sürüyor.


Avrupa'daki Türk askeri yapılanması şu an Yunanlar için bir tehdit oluşturmuyor ama bu durumun devamı Yunanların misilleme yapmasına neden olabilir. Ayrıca Meriç kıyısındaki askerden arındırılmış bölgede de şu ana kadar bir hareketlilik gözlemlenmedi. Marmara Denizi’ndeki eski savaş gemisi Turgut Reis ve bir kaç Türk destroyeri de ciddi bir tehlike oluşturacak kuvvetten yoksunlar. Tarihi savaş gemisi Yavuz Selim kruvazörü ise gövdesindeki arıza nedeni ile çalışmıyor ve tamiri için yabancı bir limana gitmesi ise kötü hava şartlarına dayanamayacağı için zor görünüyor.


Türkiye Başbakanı, Yugoslavya ile ortak bir savunma hattı oluşturulması için çalışmaların sürdüğünü ve Yugoslavya'nın isteği üzerine uzatılacak tren yolunun Yunanların hakimiyet alanına müdahale olarak alınmaması gerektiğini söyledi

 


21.02.1925
MİLLETLER CEMİYETİ, TÜRKİYE’NİN TOPLANTIYA KATILMASINI BEKLİYOR
Ankara, Patrik Meselesinin Görüşülmemesi İçin Farklı Sebepler İleri Sürüyor


Milletler Cemiyeti 9 Mart'ta, patriğin sınır dışı edilmesi ile ilgili yapılacak toplantıya Türkiye'nin katılmayacağı iddialarını reddetti. Raporlara göre Türkiye bu meselenin bir iç mesele olduğunu ve Milletler Cemiyeti'nin bu içtihadının üzücü olacağını, bu durumun başka ülkelerin içişlerine karışmak isteyen ülkeler için emsal olacağını belirtti. İkinci olarak mesele uluslararası olsa bile Türkiye anlaşmalara uygun davrandı.
 

Üçüncü sebebin kaynağı ise beklenmedik. Türklere göre böyle bir toplantının gerçekleşmesi halinde Milletler Cemiyeti, ülkeler arası ilişkileri düzenleyemiyor gibi görünecek ve prestij kaybedecek. Böyle bir sonuç istenmiyorsa bu toplantı da yapılmamalı. Korfu Adası

örneği ise Cemiyet'in kısıtlı yetkilerine örnek olarak verildi.
 

Buna karşın Yunan Başbakanı kısa bir süre önce New York Times'a yaptığı açıklamada eğer Milletler Cemiyeti olmasaydı İtalyanların halen Korfu Adası'nda olacağını belirtmişti.
Türklere göre Patrik eğer İstanbul'a dönmesine izin verilirse ve patriklik kurumu bağımsız olursa, Patriğin istifa etmeye hazır olduğunu söyledi. Türkler buna karşılık onun geri dönmesine izin vermeyeceklerini ve Patrikliğin Lozan Antlaşması uyarınca güvenliğinin sağlandığını belirttiler.
Antlaşmanın Yunanlıların İstanbul’daki yerleşim hakkı açısından yorumlanmış hali bugün kalıcı mahkeme tarafından Milletler Cemiyeti’nden önce Lahey Adalet Divanı’na sunulacak.

*Yunanistan’ın batısında bulunan Korfu Adası iki ülke arasında uzun süreli bir çekişmeye sebep olmuştur. 18. Yüzyıl sonlarına kadar Venedikli soylularca yönetilen ada, bu tarihten sonra Fransa, İngiltere, Rusya, Osmanlı arasında el değiştirmiştir. 1923’te İtalya işgal etmiş ardından Milletler Cemiyeti’nin arabuluculuğu ile adadan çekilmiştir. II. Dünya Savaşı’nda önce İtalyanlar sonra da Almanların işgaline uğramıştır. 1944’ten beri Yunanistan’da.

 

22.02.1925
PATRİK DOSYASI İNCELEMEDE
Milletler Cemiyeti Lahey’deki Dünya Mahkemesi Kararına İlgili


İstanbul’da ikamet eden Yunanları ilgilendiren Lozan Anlaşması’ndaki “kuruldu” kelimesinin yorumuna binaen, Yunan Temsilcisi M. Politis, Lahey’de Uluslararası Adalet Kalıcı Mahkemesi’nin yaptığı yorumu referans alarak anlaşma tarihinden önce İstanbul’da ikamet eden Yunanların mübadeleye uğramayacağı görüşünü öne sürdü. Türk temsilcisi ise Yunan Patrikliğinin görevlilerinin değişime uğrayabileceğini söyledi.


M. Politis’in söylemi mahkeme tarafından kabul görmese de rahiplerin mübadeleden muaf tutulması için çabaladı. Böylece her iki taraf da bir şey elde etmiş oldu. Her ne kadar patrik meselesi tam olarak çözülmemiş olsa da, özellikle “kuruldu” kelimesinin yorumlanmasının Yunan leyhine sonuçlanması, İstanbul’daki Yunanlar için büyük kazanım. Türk Hükümeti’nin patrik kurumuna davranışlarına bağlı olarak gelişmeler Milletler Cemiyeti’ndeki gruplarca takip edilmekte.

 

 

24.02.1925
ACİL PATRİK SEÇİMİ
Türkler Cemiyet Toplanmadan Yeni Patrik’in Seçilmesini İstiyor


Dün rahipler meclisindeki toplantıda, İstanbul Valisi Süleyman Saney Bey* yeni bir Ekümenik Patrik’in acilen seçilmesini istedi. Toplantıya katılanlara göre bu kadar hızlı bir vekil seçimi kilise kanunları açısından imkansız.


Valinin açıklamasına göre kutsal meclisin şu anki üyeleri değişmeyecek. Vali meclis üyelerinden bir an önce şimdiki Patrik’in görevden feragat ettirilip yeni vekilin seçtirilmesini istedi.  Hatta Vali tüm ayarlamaları Tevfik Rüştü Paşa** ile telefondan halletmek istedi ama aradığı nüfus mübadelesindeki Türk yetkililer yerlerinde yoktu.


Yunanlara göre bu acelenin sebebi, Türklerin durumu oldu bittiye getirip Milletler Cemiyeti’nde dosyanın tam olarak incelenmesini engellemek.

 

*Süleyman Sami Kepenek. 
** Tevfik Rüştü Aras

 


25.02.1925
İSYANKAR KÜRTLER, DİYARBAKIR’I ELE GEÇİRDİ
Uçak Bombardımanına Rağmen Dersim Yönetimi’ni Zapt Edip Prens Selim’i* Kral İlan Ettiler • Ankara Saldırı Planlıyor • İstanbul Kamuoyu Büyük Britanya’yı İsyanı Kışkırtmakla Suçluyor


İsyankar Kürtler, Harput** ve Diyarbakır’ı işgal ederek Dersim*** ve Mammet’in**** bir kısmını ele geçirdi. Malatya’da Fırat’ın batısına bir saldırı planlandı. Türk uçakları isyancıları bombalıyor ama yeterli sayıya ulaşmadan ciddi bir çarpışma beklenmiyor. Gazi Paşa, Mareşal Fevzi Paşa ve General Kazım Paşa bugün kabinede küçük ölçekli bir toplantı yaparak askeri müdahaleyi planladı. 


Halkçı Parti’nin dünkü buluşmasında yeni ve önemli bir şeye değinilmedi. Başbakan Fethi Bey, yeni yasalar ile gazete veya bir konuşmada yer alan ve halkın dini duygularını tahrik eden demeçlerin vatana ihanet kapsamına alınacağını söyledi. İstanbul’da sıkıyönetim kararı alınmadığını belirtti. Hükümet adına konuşanlardan biri General İsmet Paşa idi. 

Beklenen ordu pozisyon alınca Kürtlerin teslim olması bekleniyor ama isyan sonrasının nasıl yönetileceği hükümet için bir sınav olacak. Burada genel kanı isyanı İngilizlere bağlamak. Bugün bir gazete, ne cahil veya dağlı Kürtlerde ne de ülkeye bağlılığını kanıtlamış okumuş Kürt kesiminde, Kürt ulusal hareketinin varlığına dair en ufak ipucu olmadığını yazdı. Yani isyanı, ne pahasına olursa olsun yok edilmesi gereken cehalete ve kör fanatizme bağladı.

*Kast edilen kişinin kim olduğunu bulamadık. Zayıf bir ihtimal Memduh Selim olabilir.
** Elazığ
*** Tunceli
**** Mammet isminde bir yere rastlayamadık. Bir ihtimal Sivas’ın Kemreli Köyü olabilir. Eski ismi Mame’ydi.


26.02.1925
TÜRKİYE YUNANİSTAN’IN İSTEĞİNE RAZI OLDU
Kürt İsyanı Türkiye’yi Patrik Meselesinde Geri Adım Atmaya Zorladı


Yunan Dışişleri Ofisine bugün iyimserlik hakim. Nüfus Mübadelesi Komisyon üyeleri Tevfik Rüştü Paşa ve M. Exindaris arasında yapılan görüşmenin uzlaşıyla bitmesi ve hem Yunan hem Türk tarafının Milletler Cemiyeti’ndeki toplantıya katılacağı haberi; şimdiye kadar kötümser olan Yunan görevlilerinin yüzlerini güldürdü.


“Garip değil mi?” diye belirtti Yunan bir yetkili, “ilahi takdire göre Kürt isyanı yayılacak ve yeni Türk Rejimine karşı büyük bir tehlike olacaktı.”


Haberlere göre Kürt isyanı yayılmaya devam ediyor ve sekiz Türk Piyade Birliği (şu anki Türk Ordusunun beşte ikisi) durumu düzeltmek için ilerliyor.
 

bottom of page