top of page

01.03.1925
YUNANİSTAN TÜRKİYE KRİZİ


Yunanistan Hükümeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvuruyu reddetmekle kalmayan Türkiye aynı zamanda Patrik’in sınır dışı edilmesinin tamamen kendi iç meselesi olduğunu belirtiyor. İzin verin size Türk Hükümeti’nin bu savının ne kadar dayanaksız olduğunu açıklayayım.
 

Lozan Anlaşması’nın 43 numaralı maddesine göre: “Bu bölümün önceki maddeleri Türkiye’de yaşayan gayrimüslimleri ilgilendirdiğinde, uluslararası hukuk devreye girer ve Milletler Cemiyeti garantör durumundadır. Ayrıca bu maddeler hakkında Türkiye ve başka bir devlet arasındaki anlaşmazlık durumunda, Türkiye Milletler Cemiyeti 14 no ‘lu Sözleşmesi uyarınca bu Cemiyet’in uzlaşmayı sağlayacağını kabul eder. Türkiye yine kabul eder ki bu uyuşmazlık Uluslararası Adalet Divanı Kalıcı Mahkeme’sine götürülür. Bu mahkemenin kararı bağlayıcı ve sözleşmenin 13. Maddesi’yle aynı etkiye sahiptir.”


Türkiye Lozan’da Yunan azınlığın ruhani lideri olan Patrik’in konumunun ülke içi değil uluslararası olduğunu kabul etmiştir.
Nüfus Mübadelesi açısından bakacak olursak da Türkiye’nin savunulur tarafı yoktur. Patrik’in konumunun tartışılabilir olduğunu düşünsek bile bu durumu çözmek nüfus mübadelesi için kurulan Karma Komisyonun işidir. Ayrıca 31 Ekim 1924 tarihli Brüksel Anlaşması’nda,  nüfus mübadelesindeki tüm uyuşmazlıkların kalıcı mahkemede çözülmesine karar verilmiştir.


Tüm resmi anlaşmalar ve nüfus mübadelesi gündemdeyken, Türkiye’nin Yunanistan’ı Patrik meselesinin dışında tutması çok zor. Bu arada Lozan’ın diğer taraf ülkelerinden şu ana kadar bir ses çıkmadı. Sadece durumu ilgiyle izlemekle yetiniyorlar. Türklerin yaptıkları her şeyin yanlarına kalacağına eminler. Ama Paris ve Londra’nın olayın dışında kalmak istediği açık. Yunanistan başka bir savaşı kaldıracak güçte değil. Yakın Doğu’da barış sağlanacak ama bu barış adalet anlamına gelmeyebilir.


N.S. Kaltchas

 

01.03.1925
ABDÜLHAMİD’İN ESKİ DOSTLARI


Ankara Hükümeti’ne karşı isyan eden Kürt aşiretlerinin lideri Şeyh Said, halifeliği geri getirip Abdulhamid’in oğullarından birini tekrar sultan yapmak istiyor. Abdulhamid Hıristiyan azınlığı kılıçtan geçirerek zapt etmek için Kürtleri bir enstrüman olarak pek çok kereler kullandı. Şu an Kürtlerin “Allah Allah” diyerek Kemalist Hükümet’e isyan ettiği bölgelerde, 1894 ve 1896 arasında yine “Allah Allah” denerek az Ermeni kanı dökülmedi. Kaderin cilvesine bakın ki Kürtlerin şu anki isyanını destekleyen Hıristiyan toplumlar var. Patrik meselesi konusunda birkaç gün önce köşeye sıkışmış durumda olan Yunanistan, Kürt isyanıyla rahatladı. Kemal ve İsmet Kürdistan ile meşgulken, Yunanlara göre Ankara daha mantıklı davranmak zorunda kalacak. 


Ankara’nın telaşı ve bölgede ilan edilen sıkıyönetim, durumun vahametini ortaya koyuyor. Şimdiden mevcut askeri gücün 2/5’lik bölümü bölgeye sevk edildi. Eğer isyan tüm Kürtlere arasında yaygınlaşırsa Türkler İran sınırındakilerin de eklenmesiyle sayıları 2.500.000’u bulan bir isyancı grupla mücadele etmek zorunda kalacak. Kürtler Mayısta torosun eteklerine çıkardıkları ve Ekimde tekrar ovalara indirdikleri koyunlara hiç benzemiyor. Kürtlerin dağlardan inişi bölgenin barışçıl sakinleri için terör anlamına geliyor. Abdulhamid Kürtler ile müttefiklik ederek bir süre elini güçlendirdi. Eşkiyaları kontrol edemeyeceğini biliyordu ve onları kendi politikası olan Panislamizmi yaymak için kullandı. 


Ankara Kürt isyanının sebeplerini dışarıda arama konusunda istekli. İddialara göre Kürt isyanı, Kürt temsilciler İstanbul ve Halep’ten döndükten sonra başladı. Aynı iddialara göre Kürtler İstanbul’da Yunan ve İngiliz dostlarından talimat almış olabilirler. Ama Halep’te Fransa’nın böyle bir şey yapması zor çünkü Fransa Ankara’nın en eski Batılı dostlarından. İsyanın sebeplerini açıklama için daha mantıklı bir fikir ise Kürtlerin zamanında Ermenilere karşı uyguladıkları katliamlarla sergiledikleri Ortodoks İslam’ın savunuculuğu görevlerini şimdi de Ankara Hükümeti’ne karşı sergiliyor olmaları. Zamanında birçok Hıristiyan Ermeni topluluğunu ortadan kaldıran Kürt bağnazlığı şimdi “dinsiz” Ankara Hükümeti’ni hedef alıyor. 


Bu açıdan bakılınca Kürt bağnazlarının isyanı, gelişmekte olan Ortodoks Müslümanlığının bir aşaması sayılabilir. Birkaç ay önce Mekke Emiri Hüseyin, Vahhabiler tarafından krallığından sürüldü ve bu Vahhabi grup Hüseyin’in oğlunun ikametgahı olan Ürdün’e hareket etti. Ayrıca Vahhabiler Afrika’daki bağnaz Müslüman topluluk Senusilerle* de dayanışma içerisindeler. Görülüyor ki peygamberin takipçilerini 1300 yıl önce çöllerden dünyayı fethetmek için çıkaran ruh hala ölmemiş. Militan Müslümanlık hükümetin dikkate alması gerek bir konu. 

 


*Libya menşeili bir İslami hareket. Vahhabiler ile hemen hiçbir konuda benzeşmezler. Daha fazla bilgi için bkz. B. G. Martin (1988); Sömürgeciliğe Karşı Afrika’da Sufi Direniş. İnsan Yayınları.

02.03.1925
TÜRK KADINLARI ADAY GÖSTERİLDİ


Meclis’te bugün ilk kez kadınlar milletvekili adayı olarak gösterildi Bir tanesi Adnan Bey’in eşi ve yazar Halide Hanım, diğeri ise Türk Kadınlar birliği Başkanı Nezihe Muhiddin Hanım. İkisinin de ofisi İstanbul’da. Bu iki aday, Türk kadınlarının seçme seçilme hakkını almaları için mücadele edecek. İkisi de Haziran’da Amerika’yı ziyaret edecek ve bu ülkedeki kadınların şartlarını gözlemleyecek.

 

*Nezihe Muhiddin Tepedelenligil (1889-1958) Kadın hakları savunucusu, yazar, düşünür. Türkiye’deki ilk siyasi partilerden biri olan Kadınlar Halk Fırkası’nın kurucusudur (Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan evvel kurulmuştur). 1934 yılından evvel kadınlar siyaseten yok hükmünde olduklarından partileri kapatıldı. Türk Kadınlar Birliği olarak varlıklarını sürdürdüler.  

 


02.03.1925
PATLAMA 160 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ
İsyancıların Yağması Sırasında Harput’taki Cephanelik Patladı 


Türkiye’nin Ermeni bölgesi Harput’ta cephanelikteki patlama sonucu 100 isyancı ve 60 yerel bölge sakini öldü. Ankara Hükümeti Kürt isyanıyla mücadele için kısmi seferberlik ilan etti.

 

04.03.1925
KABİNE YENİLDİ ve GÖREVDEN ÇEKİLDİ
Karar Kemal Paşa’nın Halk Partisi İle Yaptığı Toplantıdan Sonra Alındı


Halk Partisi’nin yaklaşık on saatlik toplantısında Cumhurbaşkanı, kendisine Başbakan Fethi Bey tarafından sorulan soruları yanıtladı. Hükümet azınlıkta bırakıldı ve dağıldı.


Hükümetin düşmesinin net sebebi bilinmiyor ama Fethi Bey 93 oya karşı 60 oyla kaybetmiş. Toplantıda konunun Kürt isyanı ve devletin buna verdiği cevap olduğu söyleniyor. Eğer bu doğruysa Cumhuriyetçilerin Kürt isyanını bir koz olarak kullandıkları ve hiç bir zaman anlaşamadıkları başbakanı görevden düşürdükleri söylenebilir. Yeni kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’ne, hocalara ve diğer rejim karşıtı odaklara karşı da yeni tedbirler alacaklardır.


Kürdistan’dan yeni haber alınamıyor ama ordunun bugün isyancılarla sıcak çatışmaya girmesi bekleniyor.

 

 

06.03.1925
ERGANİ’DE MAĞLUBİYET KABUL EDİLDİ
Türk Hükümeti’ni Cephede Süvari Bölüğü Karşıladı


Hükümet, zengin bakır madenlerine sahip Ergani’nin Kürtler tarafından ele geçirildiğini kabul etti. Kürtlerin bir hafta önce yağmaladığı, Diyarbakır’ın surlarla çevrili ilçesi, bir kez daha Kürt süvarilerinin akınına uğradı. Hükümet bu bölgede hakimiyeti elinde tuttuğunu ileri sürüyor ama ne Diyarbakır ne de Malatya’dan posta alınamıyor. Diyarbakır’ın nüfusu 40000. 


Türkiye Kürdistan’a asker sevkiyatını Bağdat Demiryolu ile gerçekleştiriyor ki tek yol bu. Ayrıca Kürtlerin Musul’daki Kürtlerle olan bağlantısının kesilmesi amaçlanıyor. Fransa, demiryolunun kendilerine ait olan kısmını Türklerin kullanımına sundu. 
Kemal’in iktidarını sürdürme çabası Kürt isyanını gölgede bırakıyor. Kemal tarafından oluşturulan yeni İsmet Paşa kabinesi bugün Kürt isyanına yardım eden veya halkın dini duygularını sömüren tüm organizasyon ve yayınları bastırma ve suçluları İstiklal Mahkemelerinde yargılama kararı aldı.

 

 

07.03.1925
TÜRK BASININA UYGULANAN BASKILAR
Ankara’nın Kanun Koyucuları İstanbul Basınına Savaş Açtı 


Ankara Hükümeti “düzeni ve sosyal işleyişi sekteye uğratan şüpheli” yayınlara para cezası getirdi. Savunma Bakanı*, İstanbul basınını zehirli engerek yuvasına benzetti. 
 

Uygulama ilk olarak Türkiye’nin en büyük gazetesi Tevhid-i Efkar’ın** kapatılmasıyla başladı. Bu gazete dini çevrenin takip ettiği bir gazeteydi. Diğer gazetelerin de kapatılması veya kendiliğinden işi bırakmaları ihtimal dahilinde. ***


Bu sabahki makalesinde Cahit Bey****, Tanin gazetesini kapatmayı düşündüğünü ama sonra politik haberleri bilimsel veya edebi makaleler veya kısa hikayelerle değiştirme karar aldığını söyledi. Yarın Malta’daki hapishane hatıralarını yazacağı bir seriye başlayacak. Tanin gazetesinin bu yolla baskıdan kurutulma olasılığı olabilir ama bir düşünce gazetesi olarak ünlenmiş Tanin’in son durumu okuyuculara yeni hükümetin politikasının Abdülhamid döneminden farklı olmadığını gösteriyor.

*O sırada Savunma Bakanı, 4 Mart 1925 tarihinde göreve başlamış olan Recep Peker’di.
**15 Haziran 1921 ile 6 Mart 1925 tarihleri arasında yayımlanan günlük siyasi gazetedir.
***Daha fazla ayrıntı için Takrir-i Sükûn Kanunu'na göz atmanızı öneririm.
****Hüseyin Cahit Yalçın. Tanin Gazetesi kurucularından. Hakiki bir gazetecidir. Hiçbir dönem hiç kimseden sözünü sakınmamasıyla meşhurdur. İstanbul'u işgal eden İngilizler tarafından Malta'ya sürgün edildi (1919). Burada İngilizce ve İtalyanca öğrenerek çeviriler yapmaya başladı.


07.03.1925
İSMET 23’E KARŞI 155 OYLA DESTEK ALDI
Ankara’da Meclis Yeni Hükümet’e Güven Oyu Verdi 


Yeni Savaş Bakanı Recep Bey* Almanya’nın savaşı yeterince acımasız olmadığı için kaybettiğini belirtti. Bundan ders almak gerektiğini söyledi. Hem isyan yerinde hem de Ankara’da İstiklal Mahkemelerinin kurulması ve yayın organlarına para cezalarının getirilmesi gündemde.

 

*Recep Peker


07.03.1925
ANKARA EDDİD PAŞA’YI ÇAĞIRDI
Berlin Elçisi Kürtlere Karşı Savaşı Komuta Edecek 


Kemal Eddid Paşa*, buradaki Türk Büyükelçisi Ankara’ya çağırıldı. Kürt isyancılara karşı orduyu komuta edeceği açıklandı. Kendisi eski ve yeni Türkiye’de maceralı bir savaş geçmişine sahip tecrübeli bir komutan.


*Orjinal metinde Kemal Eddid yazıyor. Kast edilen kişi Kemalettin Sami Gökçen olmalıdır. 
 

 

07.03.1925
TÜRKİYE, MİLLETLER CEMİYETİ’NİN PATRİĞİN DÜŞMANCA TAVIRLARINA CEVAP VERMESİNİ İSTEDİ


Türkiye patriğin ülkeden çıkarılmasına yönelik Milletler Cemiyeti’ne Yunanistan tarafından yapılan başvurunun görüşülmemesini istedi. Ayrıca bu konunun görüşülmesinin dostani ilişkileri zedeleyeceği iddia etti. Türkiye Cemiyet’in üyesi olmamasına rağmen sonraki hafta görüşülecek konu için bir delege gönderebilme iznine sahip. Ama Türkiye’nin konuyu görüşmeyeceği tahmin ediliyor. Beklenen şu ki, Türkiye konseyin kararını görmezden gelerek savaşa başvuracak ve karşılığında Cemiyet tarafından bir takım yaptırımlara uğrayacak.

 


15.03.1925
BOZGUNCU KÜRTLER BAŞKA BİR İSYAN PLANLIYOR
Dünya Savaşı’nda Her İki Tarafta Birden Savaşan Dağ Kabileleri Şimdi Türkleri Endişelendiriyor 


Marguerite E. Harrison 
 

İki yıllık bir barış döneminden sonra Türkler yine savaşta. Şimdi bir iç düşmana, Kürtlere karşı. Eskiden beri isyankar olan Kürtlerin şimdiki amaçları hilafeti ve saltanatı geri getirmek.  Ankara’ya göre amaç özgür Kürdistan’ı kurmak. Kürtler eskiden beri otoritenin düşmanıydılar. Medlerin soyundan gelen bu halk, boyundurukları altında yaşadıkları İran, Türk ve Araplar tarafından hiçbir zaman asimile edilemediler. Şu an 2.5 milyon Kürdün yarısından fazlası Türk vatandaşı, 500 bini İran’da ve yine yaklaşık bir o kadarı da Irak’ta yaşıyor. Yani Kürdistan İran’ın kuzeybatısından başlayıp, batıda Kayseri ve Ankara, kuzeyde Zagros Dağı ve güneyde Dicle Nehri ile üç ülkede parçası olan bir bölge. 


Kürtlerin üçte ikisi yerleşik aşiret gruplarından oluşuyor. Evleri çamur çatıdan ve taşlardan yapılma. Yazın evlerini saran sineklerden kaçarak, yeşil dallardan yapılma barakalarda yaşarlar. Bir kısmı zanaatkardır ama çoğunluğu çobanlık yapar. 
 

Hıristiyanlarla Çarpışma 
 

Belirli bölgelerde Kürtler halkın çoğunluğunu oluşturuyor ama bazı bölgelerde de Ermeniler ve Nasturi mezhebinden Hıristiyanlar ile komşular. Normalde Kürtler ve Hıristiyanlar dostlar ama geçmişte Türk otoritelerin sebep olduğu çarpışmalarda Hıristiyanlar katledilmişti. Şöyle bir Kürt deyişi vardır: “Adil bir dövüşte akıtılan kanın üzerini çim örter”. 


Ağırkanlı Türklere göre sıcakkanlı, çabuk sinirlenen ve kavgacı bir toplulukturlar. Genelde misafirperverlerdir ama 1918’de misafiri olan patriği öldüren Kürt şeyhi* gibilerine de rastlanır. Bazı durumlarda aşırı acımasız olabiliyorlar. Bana anlatılan bir hikayeye göre, Kürtler fidye alamayacakları değersiz esirleri bağlayıp bir uçurumdan atıyor ve düşene kadar onu vurmaya çalışarak eğleniyorlar. 


Göçmen Kürtler yerleşik olanlara göre daha bozguncular. Birçoğu ulaşılamayacak yükseklikteki Zagros’un yaylalarında, siyah keçi kılından yapılma çadırlarında atları ve karıları ile yaşarlar. Kışın daha alçak tepelere yazında yükseklere yerleşirler. Bazısı çok uzun yolculuklar yaparlar ve bu yerleşik ve göçebe Kürtler Anadolu’yu kat ederler. Ankara’da sayıları çoktur, pazar yerlerinde keçi derisinden yapılma kıyafetleri içinde yağ ve peynir satarlar. 


Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildiğinde Ankara’daydım. Türk seyirciler ilanı ağırkanlılıkla karşılarken Kürtler çalıp oynadılar. Askerler toplanıp kutlama atışı yapana kadar Kürtler meydanın etrafını turladılar. Neyi kutladıklarından haberleri yoktu ama bu rahatlamak için bir fırsattı ve onlar da bu fırsatı değerlendirdiler. 


Ayrıcalıklı Durumun Keyfi


Eski dönemde Kürdistan’ı oluşturan bölgeler İstanbul’un atadığı valiler tarafından yönetiliyordu ve Kürtler ile Hıristiyanların ayrıcalıkları vardı. Aşiret denen özerk yapılarını sürdürebiliyorlardı. Şeyhleri asıl yöneticileri idi ve kendi aşiret kanunları mevcuttu. Yönetime karşı fazla isyan olmazdı ve Osmanlı buralarda Balkanlarda ve Arabistan’da kurduğu düzeni devam ettiriyordu. 


Abdulhamid’in Süvarileri


Abdulhamid, Kürt süvarilerden kendi için Hamidiye denen askeri gruplar oluşturdu ve onlara yüksek ücret ve silah sağladı. Barış zamanlarında derebeyleri arasında çıkan anlaşmazlıklara fazla karışmadı. 1. Dünya savaşında Kürt düzensiz birlikleri Türkler, Ruslar ve İngilizler tarafından kullanıldı. Her iki taraf için de savaştılar ve savaştan yararlanıp bölgedeki Ermenileri, Suriyelileri ve İranlıları soydular, yağmaladılar. 


Kürtler doğuştan savaşçılar ve kimin veya ne için savaştıklarının onlar için önemi yok. Şu an halen aşiret durumundalar ve milliyetçi bir ayaklanma organize edecek güçteler. Patrik sorunu, Musul sorunu gibi meselelerin Kürt ayaklanmasından bağımsız olmadığı aşikar. İngilizler, Musul’un çoğunluğunun Kürt olmasından dolayı bu bölgeyi Türklere vermek istemediklerini söylüyorlar çünkü onlara göre Kürtler ve Türkler doğuştan düşmanlar. İsyancıların yayınladığı manifestolara göre isyanın sebebi halifelik ve sultanlığın restore edilmesi ama Türk hükümetine göre isyancıların asıl amacı Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmek. Her ne kadar şu anki isyan Türkiye Kürdistanı’nın sarp dağlarında yoğunlaşsa da, Kürtlerle uğraşan tek hükümet Türk hükümeti değil. Son yıllarda hem İngiltere hem de İran, kendi bölgelerindeki Kürt isyanları ile uğraşmak zorunda kaldılar. 1923 yılında İran Hükümeti hem Tebriz hem de Urmi bölgelerinde Kürtlere karşı yoğun operasyonlar yaptı. Son alınan haberlere göre bu bölgedeki Kürtlerin lideri Raşid Han** hapishaneden kaçmış ve yeni bir isyan planlıyor. Yine İngiliz bölgesi Musul’da da İngiliz kuvvetleri ile Kürt lideri Şeyh Mahmud*** arasında sürtüşmeler çıkmış ve Kürtler Kerkük ile İran sınırı arasındaki dağlara sığınmışlardı. 


Uçak Kaçırılması 


Musul’a varmamdan kısa bir süre önce Şeyh Mahmud’un bölgesinin üzerinden geçen bir İngiliz uçağı zorunlu iniş yaptı. Şeyh, pilotun Musul’a dönmesine izin verdi ama uçağı gasp etti. Mahmud’un provoke edilmemesi kararı alındı ve Bağdat’tan yapılan uçuşlarla esir alınan uçağın durumu gözlendi. Mahmud, İngilizlere teminat vermesine rağmen sıklıkla kendi bölgesinin dışına yağma akınları düzenledi. 


Musul’da Kürtlerin çoğunluğu peynir, yağ ve tütün satmak isteyen barışçıl insanlar. Sert bakışlı ve kabadayı edalı görünseler de, şalvarları ve feslerine sarılı türbanları ile Araplardan ayırt edilebiliyorlar. Çoğu mavi gözlü ve 

uzun kızıl yahut sarı bıyıklara sahipler. Çoğunda diğer insanlar gibi fes var ama Kürtlerinki çiçekli veya pamuktan türbanla sarılı. Kürt kadınlar diğer Müslüman kadınlar gibi peçe giymiyor ve Arap kadınlarına göre daha özgürler.

 

*Botan hanedanı emiri Bedirhan kast ediliyor. Kendisiyle görüşmeye gelen Nasturi cemaat lideri Mar Şemun'u sırtından vurup öldürmüştür. Kürtler ile Hıristiyanların arasını açan olaylardan biridir. Bu sıradışı olayın detayları için bkz. Wadie Jwaideh (1999); Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi. İletişim Yayınları

**Bahsedilen kişi bir ihtimal Hame Reşid Han olabilir. Yusufhani Aşireti'ne bağlıdır. 1941-1944 arasındaki Kürt isyanının lideriydi.   
***Şeyh Mahmud Hafid veya Mahmud Berzenci. 1918'de Süleymaniye'de bir Kürt isyanı başlatmış ve ardından krallığını ilan etmiştir. 

 


16.03.1925
SAVAŞ İÇİN 44 MİLYON DOLAR
İsyan Büyüyor


Büyük Millet Meclisi bütçe komitesi Kürt isyancılara karşı yapılan savaş için 10 milyon Türk lirası (44 Milyon Dolar) bütçe ayırdı. Resmi bir bildiriye göre Diyarbakır’daki müfrezeler, isyancıları Dicle Nehri’nin iki tarafına dağıttı. Diğer yerlerde -Şeyh Said’in oğlunun öldürüldüğü* Varto dışında- sükunet hakim. Varto, Muş şehrinin 30 mil kuzeyinde yer alan çatışmanın başlangıç yeri.

 


*Şeyh Said’in hiçbir çocuğu öldürülmemiştir.

 


23.03.1925
TÜRKLER TÜM ÜLKE BÜYÜKELÇİLİKLERİNİN ANKARA’YA TAŞINMASINI BEKLİYOR


Büyük güçlerin elçilerinin halen İstanbul’da olması Türkleri rahatsız ediyor. Müttefik misyona elçilerin uluslararası kanuna ve geleneklere göre başkentte bulunması gerektiği ve Türkiye’nin bu durumdan muaf tutulması gerektiği söylendi. Ayrıca elçiliklerin inşaatı için tüm ülkelere Ankara’da yer gösterildiği de belirtildi. Not, elçilerin olduğunca hızlı Ankara’ya alınacağı temennisiyle bitirildi.

 


24.03.1925
KÜRDİSTAN EMİRİ LIVERPOOL’DA TUTULUYOR
Amerika’nın Sınır Dışı Ettiği Genç Adam Celtic Gemisi’nden Çıkarken Yine Görkemliydi 


Celtic gemisi Liverpool’a vardığında Amerika tarafından sınır dışı edilmiş, kendisini Kürdistan emiri olarak tanıtan genç bir adam yabancı şube tarafından gözaltına alındı. Genç adam İçişleri Bakanlığı sorgusunu bekliyor. Yolculuk boyunca tüm dikkatleri üzerine çeken “Emir”, altın apoletli gri bir üniforma üstünde, boynundan karnına kadar uzanan renkli bir kuşak giyiyordu. Kafasında ise kırmızı bir fes vardı. Genç adam Bağdatlı Harun Raşid’in soyundan geldiğini iddia ediyor. Yolculukta diğer yolcular kendisine hazretleri ve Prens olarak hitap ettiler. Bazı kimselere göre genç adam zengin bir Kentuckyli mirasyedi kadın ile evli.

bottom of page