15.06.1924
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ
Doğudaki sorunlarla ilgili uzman sayılacak isimlerden Sir Valentine Chirol, halifeliğin düşüşüne çok şaşırmamış görünüyor. Chirol’e göre hilafet kurumu köhneydi, üstelik Türk toplum hayatının derinliklerine işleyememişti. Son Abdülhamid dış ilişkilerde dini liderliğin etkisinin arttırmaya çalışmıştı. Wilhelmci söylemin desteklediği ve Hamidiye propagandasının getirdiği Panİslamizm merkeze hilafeti koydu. Kayzer, 1898 yılında Şam’da Abdulhamid’den, “300.000.000 insanın halifesi” olarak söz ediyordu*. Abartılı görünebilir ama Türkiye dışında yaşayan ve Avrupa yönetiminden huzursuz olan Müslümanlar için halifelik kullanışlıydı. O zaman Mustafa Kemal İngiltere ve Fransa karşısında koz olarak kullanabileceği halifelik kurumunu neden dışladı? Mesela Hindistan’daki yedi milyon Müslüman, İngiltere’ye baskı uygulamış ve savaş sonrasında Türkiye’ye her konuda destek olmuştu. Chirol’a göre Mustafa Kemal, Hintli Müslümanları bir engel olarak görmeye başlamış olabilir. Halifeliğin otoritesini sınırlandırmanın ilk adımları atıldığında Ankara’da protesto eylemine çağrı yapanlar Ağa Han ve Amir Ali gibi İngiltere’de yaşayan dini liderlerdi. Başka bir deyişle Hintli Müslümanlar İngiltere tarafından yine İngiltere'ye karşı kullanılıyor olabilirdi. Daha ikna edici başka bir sebep ise Mustafa Kemal’in kişiliği olabilir. Kendisi Sovyet Rusya ile benzer düşünsel altyapıya sahip görünüyor, en azından ülkenin tekrar kurulması açısından. Lenin gibi Mustafa Kemal de zorlu bir işe girişti ve yukarıdan aşağıya bir devrim yapmaya çalıştı. Dünya savaşı sırasındaki üstün başarıları, Türk ordusunu ve milletini savaştan sonra yeniden organize etmesi gibi sebepler kendisine ve gücüne olan özgüvenini artırdı. Rusya’da dine karşı verilen savaşla benzerlikler kurmak mümkün zira cami veya kilise devrim karşıtlarının odak noktası olabilirdi. Hilafetin kaldırılmasının zemininde bu olmalı. Yeni Rusya ve Yeni Türkiye arasındaki diğer benzerlikler de açıkça görülebilir. Savaş ve komünizm sebebiyle Rus Endüstrisi bozuldu. Rusya’nın bir tarım devletine dönüşeceğini artık Bolşevikler bile öngörüyor. Türkiye ise ülkenin endüstri ve ticaretinde söz sahibi olan Ermenileri ve Yunanları ülkeden sürdü. Eğer Mustafa Kemal ülkesinin sade bir tarım devletine dönüşmesini istemiyorsa Lenin’in Rus komünistlere verdiği tavsiyeyi dinlemeli ve ticaret yapmayı öğrenmeli. Rusya savaş öncesinden kalan iş adamları ile ticareti öğrenebilir, Türklerin ise sıfırdan başlaması gerekli. 11 milyonluk Türk nüfusunun 3 ila 4 milyon azalmış olması da cabası. Rusya zorda kalarak büyük gruplar halinde insanları rehin verdi ve şu an 150 milyonluk nüfusa sahip. Mustafa Kemal’in ülkesinde şu an 7 milyondan fazla insan yaşamıyor. Ama belki de nicelde kaybettiğini nitelde kazanmıştır. Çok iyi bir askeri örgütlenmeyi sağlayacak kadrolara ve İstanbul’a sahip. Yani kaleyi elinde tuttu ve onu koruyacak bir garnizonu var. Kalenin koruyucusu olarak, Türk insanı için tatminkar bir gelecek oluşturabilir.
*Gezmeye oldukça meraklı olan II.Wilhelm, Osmanlı eyaletlerini sık sık ziyaret ederdi. Bu açıklamayı ikinci ziyaretinde yapmıştı (ilki 1889)
21.06.1924
Türkler Dolu Yağışı İle 30000 Silah Kullanarak Mücadele Edecek • Ekinlere Zarar Veren Fırtınalarla Mücadele İçin İzmir’e Cephane Gönderildi
Tarım bakanlığı İzmir ve civar köylerine dolu fırtınaları ile mücadele için 30.000 silah ve 20.000 özel mühimmat gönderiyor. Yılın bu zamanında sebebi bilinmeyen kötü hava yüzünden meyve ve diğer ekinlere gelen zarar gün geçtikçe artıyor. Dün dolu yağışı İstanbul'da birçok pencereyi kırmış, yıldırım ve fırtınalar yaz gününü mahvetmişti.
22.06.1924
ESKİ HALİFEYE EMEKLİ AYLIĞI BAĞLANDI
Haydarabad Emiri*, Halife’ye 300 Dolar Aylık Bağladı
Haydarabad Nizamı, Türkiye’nin eski halifesi Abdulmecid’e 300 dolar ömür boyu aylık bağışladı. Geçen Mart ülkesinden sürüldüğünden beri, eski halife, zor koşullarda İsviçre’de emekliliğini geçiriyordu.
*Mir Osman Ali Han. Haydarabad’ın son nizamıdır. 1937’de Time dergisine “dünyanın en zengin adamı” başlığı ile kapak olmuştur. 149 çocuğu vardır. Bunlardan biri de (Azam Jah), son halife Abdülmecid’in kızı Dürrüşehvar Sultan ile evlenmiştir. Bir başka oğlu da (Muazzam Jah) Adile Sultan’ın kızı Prenses Nilüfer ile evliydi.
23.06.1924
TÜRKİYE DEĞİŞİYOR
Osmanlı Cumhuriyeti’ndeki modernleşme süreci ya da teknik olarak “özgürleşme süreci” kendi kendine başlayan bir süreç değildi. Süreç, halifenin gidişiyle başlayan ve sosyal ve dini pek çok tabunun devrilmesiyle devam eden, iyi hesaplanmış bir politikanın ürünüdür. Bir muhabir şöyle yazmış: “Bundan üç ay evvel İstanbul’un gözde otellerinde, Türk hanımlarının thes dansants* oynayacağını kimse aklının ucundan dahi geçiremezdi. Oysa şimdi ekabir hanımlar ve onların kızları, halka açık bu dans pistlerini dolduruyorlar.” Bu hanımlar elbette Ankara’daki hükümet tarafından yüreklendiriliyorlar. Kemal, son dönemdeki müteffiki olan Moskova’nın “din afyondur” sloganını resmi olarak benimsediğini ilan etmese de, eski geleneklerle arasına keskin bir sınır çiziyor. Halifenin sınır dışı edilişi de olası bir politik reaksiyonun nüvesini yok etmek olarak okunmalıdır.
Hiç kuşku yok ki Kemal de boşinanlara karşı savaş açan ve halkın tepkisi karşısında yumuşak güç uygulayan Rus liderler ile aynı tecrübeyi paylaşıyor. Bu sabahtan itibaren neredeyse yarım yıl kadar tatil yapacak olan Meclis’te, modernleşme hareketine karşı olan grupların sesleri duyulur hale geldi. Politik konularda da büyük oranda antlaşmazlık var. Başkana yedi yıl hüküm süresi veren ve vekil olmaya elverişli her vatandaşa başkan olma hakkı tanıyan düzenleme reddedildi. Yeni düzenlemeye göre başkan, vekiller içerisinden ve meclis tarafından seçilecek. Başkanın görev süresi ise meclisin görev süresine denk olacak. Bu düzenleme, başkanın parlamentoyu dağıtıp kendi başına hüküm sürmesinden duyulan kaygının ürünüdür. Kemal’in büyük prestijine rağmen şu kesin ki Türkiye, Sovyet Rusya’ya kıyasla çok daha demokratik.
Meclis, dünyanın geri kalanına karşı fazlasıyla mağrur duran ve bu duruşunu Lozan’da da sürdüren başkanın yanında duruyor. Lozan’da Türkiye’nin dış borcunun yapılandırılmasıyla ilgili bir hüküm bulunmuyor. Borç ilgililerle yapılacak direk temaslar ile yapılandırılacak. Bu Türkiye’nin elini güçlendiriyor.
*Tam tercümesi ‘çay dansı’. Bilhassa bahçe partilerinde öğleden sonra