04.12.1923
KEMAL’İN MAAŞI 81400$
Türkiye Büyük Millet Meclisi Aynı Zamanda Başkanın Konağı İçin De Ödenek Ayırıyor
Dünkü oylamada Gazi başkan seçildi. Aylık maaşı 12000 pound olarak belirlendi. Bu da yıllık 81400$ yapıyor. Sivil ve askeri personeller içerisinde en yüksek maaş yıllık 150 pound. Ek ücretlerle en fazla 300 poundu buluyor. Fener Patrikhanesi’nin Ankara’daki temsilcisi (vekili) olan Papa Eftim’in, hizmetleri karşılığında önerdiği maaştan epey uzak.
09.12.1923
EDİTÖRE MEKTUPLAR
Türkiye İle Barış Yapmak
Dr. James Barton tarafından çıkarılan, Türkiye ile yapılan Lozan Antlaşması’na dair mütalaaya gazetenizde atıfta bulundunuz. Dr. Barton “eğer mütalaa, mevcut Türkiye Devleti’nin ve öncüllerinin insanlığa karşı işlediği cinayetlere göz yummaksa bu reddedilmelidir” diyor. Mr.Gerard, Mr. Kardaşyan ve ben de aynı kanaatteyiz. Türkler aynı Türkler’dir. Dün Halife, Bab-ı Ali, bugün Parlamento veya başkan. Çok eşlidirler yahut tek eşli. İnancı aynı inançtır. Kafirleri yok etmek ödevleridir.
[…] Lozan’daki Türkler, müttefiklerimizin isteklerine gülüp geçmektedirler. Mustafa Kemal sadece, anayurtları ile ilgili isteklerde bulunan Ermeniler’e değil, Amerika Birleşik Devletleri’ne de blöf yapmaktadır. Ermenilerin Kilikya kıyıları üzerindeki taleplerini ima ederek “100.000 askerleri varsa savaşmaya, 250.000 askerleri varsa müzakereye hazırız” demektedir. Bunu kime söylemektedir? […]
Henry W. Jessup
12.12.1923
EDİTÖRE MEKTUPLAR
Türkiye İle Barış Sorunu
[…]
Batı’nın Lozan’da pek çok şey kazandığı ve Türklerin hiçbir şey elde edemediği düşüncesi tümüyle hatalıdır. Türkler çok hayati önem arz eden iki noktada –Boğazların ve İstanbul’daki Hristiyan nüfusun kontrolü- kazanç elde etmişlerdir. Niçin Türkler Lozan’da bu kadar dirençli ve başarılıydı? Çünkü büyük savaştan yıllar önce hürriyetleri, dokunulmazlıkları bulunan yabancıların menfaatlerini koruyan doktrinlerce sınırlandırılıyordu ve tükeniyorlardı. Japonlar bu şartlar altında ne yaptılarsa, Türkler de onu yapmaya fırsat kazandılar. Zira ateşkesten hemen sonra İzmir’in ve Anadolu’nun Yunanlarca işgal edilmesi ve bunun Batı’nın yardımıyla gerçekleşmesi Türklerin adalete olan inançlarını sarstı. Üstelik Hristiyan vatandaşları Avrupa tarafından kendisine karşı silahlandırılmıştı. Yunanların İzmir’i işgali ve 1922 eylülünde geri çekilirken şehri yerle bir etmesi hakkında Amerikalılar hala dahi hemen hemen hiçbir şey bilmemektedirler. Türklerin son yıllardaki büyük zaferleri tam bir bağımsızlık kazanma konusunda kendilerini oldukça cesaretlendirdi. Avrupa ve Amerika’ya karşı gelmek pahasına buna talipler. Batı daha iyi bir anlaşma koparmak istiyorsa savaşmalı. Fakat Türkler, Batı’nın buna yeltenmeyeceğini biliyorlar.
[…]
“Türk her zaman aynı Türk’tür. Hiçbir zaman değişmez ve hiçbir zaman ona güven olmaz” derken kendinizden bu kadar emin olmayınız. Türkler aristokratik devleti sırtlarından atmış, avareliği bir kenara bırakıp savaş boyunca Alman silahlarıyla eğer üzerinde olmuşlardır. Her zaman “iyi Türklerin” de var olduğunu kabul etmemiz gerekir
[…]
George F. Herrick
23.12.1923
TÜRKİYE’Yİ KEMAL’İN EŞİ YÖNETEBİLİR
Ankara’daki Liderin Hastalığı ile İlgili İlginç Spekülasyonlar / Halifenin Geleceği Tehlikede. Mekke veya Bombay’a Gidebilir
[…]
Kemal Paşa’nın sağlık durumu aylardır kötü. Ciddi bir hastalığı var. Kemal muzaffer bir kumandan şef, bir diktatör, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve şimdi de hem meclis sözcüsü hem de bakanlar kuruluna başkanlık ediyor. Ancak tüm bunlar onun varlığına bağlı. Paşa ise ölebilir ve kimse bundan sonra ne olacağını söyleyecek durumda değil.
[…]
Elbette ardılı olarak İsmet Paşa var. Kendisi Lozan’da Mustafa Kemal’in tam yetkili elçisiydi. Yahut Dışişleri Bakanı Fethi Bey var. Yahut Balkan Harplerinin muzaffer komutanı Rauf Bey. Hangisi olursa olsun, meclisteki muhalif delegeleri yönetebilecekleri kuşkulu. Hele ki Kürtleri. Ki onlar hala barbarlığa gömülü, her türlü müzakereye karşı kör ve diplomasiden bihaberler. Ve inançsızlara* karşı pek de dostane sayılmazlar. Tüm bunlara rağmen kimileri ‘o zaman’ geldiğinde Kemal’in yerini zeki, bilge ve atak; Selanik doğumlu, Türkiye’deki kadın özgürleşme hareketinin ruhu olan eşinin alacağına inanıyorlar.
[…]
Halifenin Geleceği
Belki hatırlayacaksınız. VI.Mehmed canının tehlikede olduğunu düşünerek bir İngiliz savaş gemisiyle Malta’ya gelmiş, ardından Mekke’ye ve nihayet İsviçre’de mülteci olarak kalmıştı. Yeğeni Abdülmecid ise Diktatör Kemal’in halifesi olmaya razı oldu. Tüm askeri, sivil ve seküler otoritesi elinden alındı. Tıpkı Japonya’daki Mikado gibi yalnızca ruhani bir lider. Halife Müslümanlar üzerinde bir otorite olarak tanımlansa da Osmanlı döneminden beri Peygamber ve soyuyla bir ilişkisi yoktur. Bilakis hanedan, Peygamberin azılı düşmanlarının soyundan gelmektedir. Bu şartlar altında halifenin durumu iyice tartışmalı hale geliyor. Diktatör Kemal’in yayın organı Yenigün Gazetesi de geçen günlerde açıkça halife ve ailesinin ülkeden sürülmesi gerektiğini yazdı. […]
*Gayrimüslimleri kast ediyor olmalı